Ergenlik Döneminde Ruhsallığın Öğrenme Alanına Yansıması
Ergenlik döneminde ebeveynlerin önemli başlıklarından birinin çocuklarının akademik
yaşamlarıyla kurduğu ilişki olduğu görülür. Gelecekteki hedefleri için yeterli olup
olmadıklarına dair değerlendirmeler aile içinde sürekli gündemde olabilmektedir. Ergen
bireylerin akademik alanlarda varlık gösterebilmeleri için potansiyelinden ve bilişsel alanda
kazandıkları yetkinliklerden fazlasına ihtiyaçları vardır.
Motivasyon arttırıcı teknikler ve yöntemler kullanılarak akademik başarının
sergilenebileceğine dair inanışlar yaygındır. Ödüllerle bazen cezalarla bireylerin akademik
başarı için çaba harcayacaklarına inanılır. Oysa ergen birey için ödüller ve cezalar akademik
alanda performansını sergileyebilmesi için yeterli olmayacaktır.
Ergen bireylerin ruhsallığı içinde akademik çalışmalarına alan açması, geçmiş deneyimleri ile
yakından ilişkilidir. Geçmiş deneyimleriyle öğrenmiş oldukları savunma yapılarının, bilinç dışı
yönlendirmeleriyle, yeni bilgileri şekillenecek, akademik alandaki yetkinliği de bu süreçten
etkilenecektir. Bebeklik döneminde dürtülerinin meydana getirdiği gerilimin nasıl giderileceği
bebeğin anne ile ilişkisinde şekillenir. İstek ve arzularının nasıl kabul göreceğine dair
deneyimleri, temel kaygılarının yarattığı gerilimlerinin giderilmesine yönelik savunma
yapılarını da oluşturur. Bebeklik ve çocukluk döneminde ebeveynler ve yetişkinler ile kurulan
ilişkilerde şekillenen bu yapılar, bilinç dışı bir şekilde yaşam boyu bireylerin ruhsal dünyasının
önemli bir parçası haline gelir.
Coleman, Erinlik döneminde kişiliğin kırılgan ve hassas bir yapıya sahip olduğuna dikkat
çekerek, ergenlerin dürtüleri ile sosyal yaşamın engellemeleri arasında oluşan mücadelenin
yaratıcılığa etkisinden bahseder. Yaşanan gerilim ve çatışmalar karşısında ergen bireyin
deneyimsizliği, uyumsuz davranışlar görülme olasılığını arttırmaktadır. Bu uyumsuz
davranışlar aile ile kurulan bağların yeniden yapılanmasını mümkün kılar. Bu durum aile
içinde zorluklar yaratsa da ergen bireylerin gelecekteki yaşamlarına hazırlanması için
gereklidir. Ergen, hassas ve kırılgan yapısı ile bu karmaşık süreçte geçmiş deneyimlerinden
getirdiklerini, geleceği ile bütünleştirmeye çabalar. Ergen bireylerin bedenlerinde oluşan
büyük değişime uyum sağlayabilmeleri gerekmektedir. Bu dönemde gerçekliği kavrayacak
zihinsel becerileri de hızla gelişmektedir. Zihinsel olarak kazandığı yeni becerileri dürtülerini
kabul edilebilir davranışlara dönüştürmesini kolaylaştıracaktır. Bu gelişmeler ergenlik
döneminde öğrenme ortamına da yansır. Ebeveynlerinden bağımsızlaşma ve ayrı bir kimlik
oluşturma çabası, dürtüleri üzerinde hakimiyet kurma becerisini arttırır. Ancak hala
deneyimleri yetersizdir; kabul görebilecek yeni yaratıcı yollar bulamadığı zaman aşırı kontrol
ile dürtüler bastırılır ve bastırılan bu dürtülerin yarattığı gerilim ile doyum aramaya devam
eder. Günümüzde sosyal medya ve dijital oyunlar ergen bireylerin rahatlaması için alan
yaratır, oluşan gerilimin aktarılmasına hizmet ederler. Bu arada ebeveyn ilişkileri, akademik
uğraşlar, sosyal, sportif, sanatsal etkinlikler askıya alınmış gibidir. ( Akt. Cloutıer, R, Onur,
B.2019)
Yeni Bilgiyi Kabul Edebilmek
Yeni bilgi ve çocuk arasında, ilk öğrenmeler ile başlayan ve sonrasında etkileri devam eden
karmaşık bir ilişki söz konusudur. Youell (2015), insanın öğrenme isteği kadar sahip olduğu
bilgileri değiştirmeye karşı olan direncine vurgu yapar. Yeni bilgilerle içselleştirdiklerimiz
arasındaki karşıtlığın yaratacağı öfkeden bahseder. Ergen birey bu öfkeye tahammül
edebildiği zaman yeni bilgileri öğrenmek de mümkün olabilecektir. Yeni olan can sıkıcı olsa
da kabul edebilmek öğrenme becerisini geliştirir. Yeni olanın görmezden gelinmesi, öğrenme
yeteneğini engeller. Yeni bilgiler edinirken, yaşanan rahatsızlık duygusuna tahammül
edebilmek, olgunlaşma gerektirir. Ergenlik döneminde yeni bir kimlik oluşturma çabasıyla
bağların zayıfladığı bir dönemdir. Zayıflayan bağların yerine yenilerini koymak hedeftir ama
bu zaman alacaktır. Ergen bireylerin yeni bilgi ile buluştuğu akademik alandaki çalışmaları
yukarıda bahsedilen çabaları sırasında etkilenebilir. Bion, çocukluk ve ergenlik döneminde
öğrenme ortamında iki konuda yardıma ihtiyaç olduğunun altını çizer. Yeni şeyler keşfetmek
ve öğrenebilmek cesaret ister ve kaygıya sebep olabilir. Öğrenme ortamının kapsayıcı olması
cesaretlendirici olur ve kaygı ile baş edebilmek için güvenli bir ortam sağlar. Annenin eşlik
eden kapsayıcı bir ilişi kuramaması, yeni bireylerle güvenli ilişkilerin kurulamamasına
sebebiyet vermektedir. Sevilmediğini düşünen birey değersizlik duygusu ile ötekiler ile
ilişkisini sınırlandıracak savunma mekanizmaları oluşturabilir.
Oluşan bu savunma mekanizmaları çocukların yeni şeylere açık olmasını dolayısıyla yeni
bilgi ve deneyimleri öğrenmesini de etkileyebilir. Ergenlik döneminde esnek ve kapsayıcı
yaklaşımlar bu mekanizmaların yumuşamasına olanak sağlarken, düşünme kapasitesinin
gelişmesi içinde fırsatlar oluşturur.
Yeni Bilgiden Kaçınmanın Nedenleri
Yeni Bilgiden Kaçınmanın Nedenleri Gerçeklerle karşılaşmanın zorluğunu yumuşatmak için
kullanılan savunma yapıları kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Kişiler kullandıkları bu
savunmaların farkında da değildir. Bu savunma yapıları yaşanan probleme çözüm olmaz
sadece geçici olarak gerilimi azaltır. Bazen bu yapılar kaygı ve stresi azaltır, benliğin
tehditlerden korunmasına yardımcı olur bazen de kişilerin yeni bilgi ile buluşmasını engeller.
Ergen birey değersizlik savunma yapısını kullanıyorsa, tüm olumsuz ve kötü durumları
üstlenip yetkinliğin başkalarında olduğunu düşünebilir. Bu ergen bireyler kendilerine yardım
edilmesine izin vermeyebilir. Kendisinin zaman harcanmaya değmeyeceği düşüncesi ile
yardım etmeye çalışan öğretmenleri de uzaklaştırmaya çalışabilirler. Bir başkasının bildiğini
bilmemek kaygı yaratan durumlardandır. Bu durum karşısında yaygın savunmalardan olan
tümgüçlülük, her şeyi bildiğini düşünme ve her şeyin üstesinden geleceğine dair inançtır. Kişi
risk almamayı ve akademik sorumluluklarından kaçmayı tercih edebilir. Bu tercihi ile
yetişkinler ile çatışmayı göze alır.
Okul yaşantısında gündeme gelen davranış problemlerinin altında bu savunma yapıları
mevcut olabilmektedir. Ergen birey bu yolla gücünü gösterirken zayıf olduğunu düşündüğü
alanları da gizlemeye çalışır. Ergen birey ebeveynlerinden uzaklaşırken kendisine
özdeşleşeceği yeni ideal kişiler arar. İdealize ettiğine yönelirken bağları zayıflatması için
ebeveynlerini ideal olmaktan çıkarması gerekmektedir. Bu durumda iyi ve kötü gibi keskin
ayrımlar yapmaya eğilimlidir ve savunma yapısı olarak bölmeyi kullanır.
Bu eğilimi ait olduğu bir grupla ilişkisini sağlamlaştırırken de kullanır. Diğerleri tamamen kötü
olarak düşünülerek öfke duyulan kişi olurlar. Ergen grupları arasındaki çatışmalar bu
dinamikten etkilenir. Bu ruhsal yapılanma okulla ilişkisine ve akademik hayatına da yansır.
Bazı dersler için her türlü çabayı gösterirken, diğerleri için hiç çaba göstermeyebilirler. Bir
öğretmeni idealleştirirken, diğerini değersizleştirmek isteyebilirler. Eyleme dökme ergenlikte
kullanılan savunma yapılarından birisidir. Yaşanan gerilimin zihinselleştirerek giderilmesi
mümkün olmadığında saldırgan davranışlar ortaya çıkabilmektedir. Kendisine ve çevresine
zarar verecek bu saldırganlığın boyutları, zihinselleştiremediği, söze dökemediği gerilimin
şiddetini de tarif eder. Geçmiş deneyimlerinde yüksek kaygı ve acı deneyimleri olan bireyler
için gözlenme ve değerlendirme süreçlerinin üstesinden gelinmesi kolay değildir. Sınavlar
başarı ve başarısızlık ihtimallerini barındırır. Başkaları ile kıyaslanmak, kendi eksikliği ile
yüzleşmek kaygıyı tetikleyebilir. Bazı ergen bireyler başarısızlık ihtimali olması durumunda
otorite figürüne saldırarak kendilerini rahatlatmaya çalışabilir.
Ruhsal Denge İçin Onarma Çabaları
Ergenlik dönemi farklı alanlarda yetkinlik kazanabilmek için fırsatlar geçidi gibidir. Ergen
bireylerin istekleri ihtiyaçları, hayalleri, ilişkilerle ilgili beklentilerini karşılamak için gereken
donanımı oluşmaya başlamıştır. Kendini daha rahat ifade edebileceği kelime kullanma
yetkinliği artmıştır. Kendi dışında olanları gözlemler, yeni ve farklı fikirler ortaya koyar.
Muhakeme becerileri gelişmekte ve yaşamın gerçeklerini kavrama konusunda
yetkinleşmektedir.
Ergenlikte birey kendine özgü bir kimlik oluşturma çabasına karşı endişelidir. Düşüncelerinin,
fikirlerinin dinlenmesini önemser. Toplumla benzemesi için sunulan imkanlar, hedefler ve
fırsatlar ergen bireye yaşamını yönetmesine izin verilmediği ve istila edildiğini hissettirebilir.
Ebeveynleri tarafından saygı duyulacak bir birey olabilmek için, akademik başarı tek seçenek
olarak sunulduğunda, durum daha da karmaşık ve zor bir hal alır. Başkalarının beklentilerini
yerine getirdiği takdirde kendi isteklerine ihanet edecek ve doyuma ulaşmayan dürtülerin
oluşturduğu gerilim ile mücadele etmek durumunda kalacaktır. Ergen bireylere kendileri
üzerinde hakimiyet kuracak bir alan tanınmadığında, kontrolün kendisinde olduğunu
ispatlamak için tek hakimiyet kuracağı olan bedenine yönelebilir. Bedenini çizerek kendine
acı verme ve yeme bozuklukları gibi durumlar yaşanabilir. Bu davranışıyla muhtaç olduğu
sisteme isyan çağırısı yapmış olur. Yaşanan bu dalgalanmalar karşısında ebeveynlerin
yıkılmaması önemlidir.
Ergenin Öğrenme Yolculuğuna Eşlik
Ergen bireylerin dalgalanmalı sırasında yetişkin hayatına yönelttiği saldırılar karşısında
sağlamca durabilmek çok kolay olmayabilir. Ancak yetişkinliğe geçiş olan ergenlik döneminde
yetişkinin rolü hala bitmemiştir. Ayrışma sürecinde ergenlerin sık sık isyan ettiği gözlemlenir.
Yeni kimliğini oluşturma evresinde kurallarla mücadele etme enerjisini aktarabileceği bir araç
haline gelir. Dürtülerinin meydana getirdiği yüksek gerilimin dışarıya yöneltilmesi ruh sağlığı
açısından dengede kalmasını sağlar.
Ebeveynlerin, ergenlik döneminin dalgalanmalarını sakinlikle karşılayıp üzerinde
düşünebilmesi, gerçekliğe ve deneyimlere yaslanabilmesi, farklı çözüm yollarının varlığını da
fark ettirebilmesi gerekir. Etkili iletişimi kullanabilmek, onu anlamak, yaşanılanları anlamasına
destekleyici olmak değerlidir. Bu şekilde yapılandırılmış ilişkiler geçmiş olumsuz deneyimlerin
onarılmasını sağlayacaktır. Bu onarıcı yaklaşım, ergen bireyin düşünme kapasitesinin
gelişmesine destek olurken, ruhsal enerjisini yaratıcı çözüm yolları bulmaya yönlendirmesi
için gerekli kapıları açacaktır.